3 Nisan 2010 Cumartesi

3 NİSAN YILIN İLK ve İKİNCİ OĞULU

Bugün bütün bir hafta özlemle beklediğimiz osmaneliye geldik tabiki yanımda yardımcım da var ee nede olsa 100 kavanoz bal işin ucunda, her nekadar Gerek Eskişehir gerekse Bilecik ekibinden tepki alsakta buna mecburum ki bu gün buna fazlasıyla tanık oldum.
Herzamanki gibi ilk iş dereceyi kontrol saat 11.30 civarı hava sıcaklığı 21 derece,
 içimden tamda oğul havası derken bizim yardımcı müjdeyi verdi,ben inanmak istemedim ama gerçektende oğul çıkmış hepsi hepsi 2 çıta
Bazılarında bal stoğu fazla olduğu için koparttığımız petekleri geri arıların üzerine koyduk.
 içimden heralde kolonilerden biri süper ana yaptı diye düşündüm ve başladık kolonileri kontrole,geçen hafta kovan içi kullanmış olduğum şerbetlikleri görüntüleyememiştim yalnız olunca bu gün ise tektek fotoladık toplamda 67 kare oldu ,
Buda bizim Meşhur 19 nolu kovan şerbetliği her hafta bir kısmını kesiyorduk bu hafta tamamını kestik.
Kontrolde dikkatimi çeken en ilginç gelişme daha geçen hafta böldüğüm koloniler bu hafta yerlerine yenilerini yapmışlar ve yetmiyor gibi örecek petek kalmayınca şerbetlik altlarına yeni petekleri örmeye bile başlamışlar bizde bunları hem varoa mücadelesi hemde önümüzdeki hafta planlamaları için kestik.
Dikkatimi çeken durumlar sadece bununla sınırlı değildi kolonilerde geçen hafta bal kemerleri iyice zayıflamış hatta bazılarında kalmamasına rağmen bu hafta yoğun polen akımı ile birlikte hatırı sayılacak oranda nektarda gelmeye başlamış heralde işi yırttık.
Bu kontrol esnasında nihayet bizimki arı sokmasıyla tanışıyor bayğı bir canı yanıdı hatta bir ara arabaya geri gidecekti hemen meslek sırlarından birini ikna yöntemini icra ediverdik amiyane tabirle dolmuş duraklarındaki değnekçiler gibi verdik gazı "yüre be kim tutar seni".Bu fotoları yayınlayamıyorummm!.
İşte buda bilecik yerlisi Arif abimin Anadolulardan
Ve çay sigara molası ee napalım yardımcımda benim gibi.Sigara olmassa olmazlarımızdan ee molaya bayan eli değdiği nasılda belli oluyor çay bir taraftan kahvaltılık bir tarftan,tek başıma olsam hayatta mola vermem benim için iş biter mola sona kalır ama yanında biri varsa mecbursun mola vermeye buda bizim meslekten kazandıklarımızdan günlerce uykusuzluk çekip saatlerce çalışmalarımızdan kalan alışkanlık.

Henüz daha 1 ci çaylarımızı yudumlarken hemen yakınımızdaki ağaçta arıların vızıltısı dikkatimi çekti birde baktık ki bir oğulda orada bu oğul diğerinden daha büyük demekki hafta içi osmanelidede hava kapalıydı ve bugün iki oğul birden çıktı artık kesin eminimki benim kolonilerden birisinden çıktı,
Bu oğuluda şerbetleyip kovana indirdik ve tekrar hızlıca kontrollere devam 29 nolu koloniye kadar herşey normaldi ehbe geçen hafta bölmeyip denkleme için bıraktığım 4 koloniden bir tanesi 29 nolu koloni oda güçlüydü ve Trakya arısı bana Edirne den emekli bir ağabeyim getirmişti işin doğrusu besleyici kolonileri bu ve Muğla arısından düzenleyip bölmüştüm Muğlada herhengi bir sıkıntı yok ama trakya arısı su koyuverdi.
Bu gün bir şeyi daha ii anladım Trakya ve Muğla arısına güvenmeyeceksin alanını ne kadar büyütürsen büyüt arı kafaya koydumu vay haline vay.
Neyseki kovanlara aldığım oğulların analarını buldum bizim trakya anası büyük oğulda ana boyalı olduğu için ben buradayım diyor neyseki kayıp yok nasılsa oğullarda hazirana yetişir belki birdaha oğul verirler herşey nasib.
Kolonileri kontrolde dikkatimizi çeken bir diğer unsurda polen stoklarının çokluğuydu.Bizde dönüşe geçmeden kontrol ve oğulları kovanlara indirdikten sonra polen tuzaklarını açtık saat 17.00 sıraları olmasına rağmen hala polen gelişi devam ediyordu yarın ilk polen derlemesini yapacağız.
Yarın tekrar gideceğim inşallah bir daha süprizle karşılaşmam.Zaten oğul verdirmeme konusunda kendimi bayağı başarılı görüyorum ama dedimya Trakya ve Muğlaya güven olmaz.Yarın bu oğulları modern kara kovanlara koyayımda hiç olmazsa uğraşmayız nede olsa sayı arttı.